Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Reklam: GırGır'la süpürmek zevktir

Yapı Kredi'nin Kompüter 'inden sonra ikinci bomba... GırGır. Afiyetle tüketiniz.

Çaydanlıktaki kireç; ilkel kimyanın zaferi!

Ve sonunda elma sirkesi çaydanlıktaki kireci yendi... İki önceki yazıda takvim sayfalarının arkalarındaki temel kimya eğitimlerinden bahsetmiştim ve çaydanlıktaki kirecin nasıl çözülebileceğini aktarmıştım fakat denememiştim. (bkz. Çaydanlıktaki kireç; yılların birikimi kimyaya yenik mi düşecek? ) Bugün kireç birikimli metal çaydanlığımızın altını bir bardak su ve 2-3 kaşık elma sirkesiyle kaynatmak suretiyle deneye tabi tuttum. Kaynamaya başlayan sudan çıkan hava baloncukları, parça parça kireci söktü attı. Çaydanlığın dışı da içi gibi ilk günkü parlaklığına döndü. Zafer sarhoşluğu tüm odayı sardı. Mutfak sıcaktan kavruluyordu ama sirke kokmadı. Üzümü şimdilik bilmiyoruz ama elma bu işin üstesinden geldi. Acaba bir bardak suya 2-3 kaşık sirke atmak yerine olduğu gibi sirke atsak nasıl olurdu?

İtalyan mutfağı: Yemeğin şenliğe dönüştüğü mutfak

İtalyan Mutfağı sadece pizza ve yöresel adıyla pasta diye tâbir edilen makarna çeşitlerinden oluşmuyor. Çok sayıda bölgesel mutfaklardan oluşuyor. Coğrafi koşulların ve uzun bir yemek pişirme geleneğinin sonucunda geniş bir malzeme ve ürün yelpazesine sahip.

Çaydanlıktaki kireç; yılların birikimi kimyaya yenik mi düşecek?

Hani takvim sayfalarının arkalarında hep şu leke nasıl çıkar, bu nasıl yapılır gibi pratik bilgiler vardır. Küçüklüğümde bunlar çok ilgimi çekerdi. Nasıl olur da kan lekesine asprin ile müdahale edileceği akla gelir diye düşünürdüm. Tabii ortaokul lise derken kimya bilgimiz serpildi. Aslında temel kimya bilgileriyle maddenin/lekenin asidik bazik özellikleri sayesinde bunlar bulunabilirdi. O halde şimdi de ev hanımlarının deneye yanıla üstün bir kimya bilgisine eriştiklerini iddia edebilirim. Peki gelelim başlığa. Bu takvim sayfalarının birinde yıllar önce çaydanlıktaki kireç tortusunun nasıl çıkartılacağını okumuştum ama sayfayı kaybetmiştim. Ara tara derken sonunda buldum. Malum beyaz renkli sert kireç tortusu Calgon kullanmayan ve çay için içme suyu yerine çeşme suyunu tercih eden -yoğunlukla öğrenci evlerinde- bir vazgeçilmezdir. Meğer çaydanlığın içinde 15 dakika sirke kaynatmak (bir bardak suya iki çorba kaşığı sirke) tüm o birikimi ve domestos reklamlarındaki canavarları andıran

Knorr salata sosu, fesleğenli ve kekikli - Tarifini açıklıyorum :)

Bir yıl öncesine kadar bu sosu çok tüketiyordum. Salataya çok güzel bir tat katıyor. 4 kaşık su ve 4 kaşık yağ ile sosu karıştırıp salataya döküyorsunuz. Nasıl bir sos ise, insanın salatayı yedikçe yiyesi geliyor. Hatta arkadaşımla abartıp mayonez de sıkarak yiyorduk salatayı. Ne günlerdi... Sonra neden kendim yapmıyorum bu sosu dedim ve ambalajın arkasındaki tarifi aldım. Sanırım hevesim kaçtığı için bir gün bile yapmayı denemedim evde. İlk okuduğumda zerdeçalın ne olduğunu bilmiyordum. Kesin asıl tadı veren baharat budur diye düşünüyordum. Henüz denemedim ama zerdeçalla tanıştım. Fikrim değişmedi; bence hâlâ işin püf noktası zerdeçal ( 2011 notu: Lezzetin potastum glutamattan geldiğini anladım. İnternette biraz araştırırsanız, çin tuzu diye de geçen bu kimyasalın, alınan tatları daha yoğun hissettirdiği belirtiliyor. Fakat aksini söyleyen pek çok kurum olmasına rağmen ben sağlıklı oluşu/güvenilirliği konusunda -hele ki mevzu ticari ürünler olunca- şüpheliyim). İşte tarif: Kurutulm

Bruno Amadio: Ağlayan çocuk efsanesinin ressamı bulundu!

Evreka dedim ve yerimden zıpladım. Neden Google'a bakmamıştım ki? "Ağlayan çocuk" ve "Ağlayan çocuk ressamı" yazmalıydım arama çubuğuna. Trt 2'de belleğimize kazınan güler yüzlü Bob Ross çıkmayacağı kesindi. Çünkü: 1) Resim sevinci değil, daha çok bunalımı vardı. 2) Kırmızı boyayla Ross imzası yoktu. 3) Yıllardır öylece kalakalmış yaşlı, sevimli ve kocaman bir ağaç ve arkadaşları yoktu. 4) En önemlisi sırtlarını birbirlerine dayamış ve güneşten gelen ışınları titanyum beyazı ve vandayk kahverengisiyle yansıtan sıradağlarımız yoktu... Peki ama kimdi? Önceki yazımda belirttiğim gibi bu resim benim için hep bir gardrop efsanesiydi... İtalyan asıllı Bruno Amadio (1911-1981) daha çok Giovanni Bragolin, Franchot Seville ve J. Bragolin olarak bilinirmiş. Venedik'te yaşayan eğitim almış bir ressammış. 1950'lerde çeşitli ağlayan çocuk resimleri yapmış. Brogoli imzalı 27 resim mevcutmuş. 1970'lerde Padova 'da sağ bulunmuş. İddialara göre İç Savaş