Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yaşar Kemal'in son romanı ' Tek Kanatlı Bir Kuş'

Yaşar Kemal Türk Edebiyatı'nın  en iyi yazarlarındandır hatta benim için en iyi yazarıdır. Müthiş bir dil, gözlem gücü, yaşanmışlıklardan süzülmüş bir edebiyat ve her şeyden önce 'insan'ı tam bir 'ustalıkla' anlatır. Çukurova köylüsü Fethi Naci'nin deyimiyleYaşar Kemal'de adeta 'ete kemiğe' bürünür. Yaşar Kemal'i- tıpkı bir Dostoyevski gibi- edebiyatta ' büyük yapan, unutulmaz yapan' ona ' taç giydiren' bence 'insan'ı anlatmasındaki başarısıdır. İnce Mehmet, Orta Direk, Yer Demir Gök Bakır, Binboğalar Efsanesi ve niceleri... Ne güzel destanlaşır onun kaleminde doğa... Yapı Kredi Yayınları önünde durmuştum. Gözüme bir kitap reklam ilişti ' Yaşar Kemal'in son romanı, korkuyu yazdı ' gibi bir şeydi reklamda yazan. Okumuştum, hatırlıyorum, Y. Kemal roman yazıyor diye. Çok heyecanlanmıştım. Hemen içeri girdim, kitabı aldım. Aldım almasına ama şaşırdım. Kitap 72 sayfa fakat o kadar iri puntolarla yazılm

Ve son

Aynı zamanda yeni bir başlangıç. Annem babam ve derya ile başlayan ankara maceram Ayşe, Efe, Ceyhun ve Taner ile sonbuldu. Öncelikle beş büyük boy valizimi özene bezene baktığım aşk menekşemi   ve beni taaa   A.Ş.T.İ’ye götüren sevgili arkadaşlarım Ceyhun ve Tanere çok teşekkür ederim. Beş yıllık üniversite hayatım boyunca sadece derslerimde değil gerek sosyal gerekse okul hayatım boyunca yardımlarını ve desteklerini benden esirgemeyen, her umutsuzluğa düşüp “yahu bu okul hiç biter mi!” dediğimde bana inanan çok sevgili hocalarım Sayın Yar. Doç. Sami Acar’a,   Sayın Öğr. Gör. Ayşen Akbaş Tuna’ya   ve her dönem başında ders kayıtlarımdaki krediler ve ders seçimlerindeki bocalamamı görüp yardımlarını benden esirgemeyin sevgili hocam Sayın Arş. Gör. Dilek Uslu’ya çok teşekkür ederim. Özellikle son sene bize evini açarak adeta eve çıkmış hissini bize yaşatan canım arkadaşım Ceyhun Akyüz’e çok teşekkür ederim. Hamam böcekleriyle yaşadığım bol cığlıklı hatta ağlamalı savaşla

Turgut Uyar: Göğe Bakma Durağı

Bu akşam saat 18.00'de  İstanbul Modern'nin düzenlediği bir etkinlikle Turgut Uyar'ın okurları bir araya geldi ve şair anıldı. İkinci Yeni şiirine geçen sene yakından baktık. Baktık diyorum çünkü bir ders olarak işledik ve şiirlerin analizlerini yapmaya çalıştık.  Hocamız neden Türk Edebiyatının en kıdemli türü olan şiirin, İkinci Yeni Dönemini seçmişti? Sorduk. -Çünkü İkinci Yeni şiiri henüz aşılamamış bir şiirdir, dedi. Ne yalan söyleyeyim şiir, benim için daha ikinci planda kalan bir alan olmuştur. Roman ve hikayeciyimdir ben. Fakat bu  tespiti anlayacak kadar bilgim vardı.Hocamızın tespiti etrafında şöyle bir düşününce 'Bu günün şiiri İkinci Yeni'nin paltosundan çıktığını  söylemek' gerçekten hiç yanlış olmayacaktır. Turgut Uyar'a dönersek yani T. Uyar'ı bu kadar sevmeme, beğenmeme ve belki de şiir alanında en tepeye yerleştirmeme, o da şöyle bir olayla olmuştur: Dediğim gibi derslerimiz  vardı bu konuda. ( yüksek lisans) Kimse bana lisans

Edebiyat Bir İş Midir?

Başlık belli. Yirmi yedi yaşıma bastım. Okumak en büyük zevkim zamanla da işim oldu. Peki 'edebiyat' gerçekten bir iş olabilir mi? İşte bu aralar takıldığım soru bu. Neden şimdi geldi belleğime yerleşti arada bir tahta kurusu gibi 'kıtır kıtır' sesler çıkararak 'hu hu komşu' şeklinde bu soru ile yaşıyorum bir yandan cebelleşiyorum. Yani durum şu aslında, etrafı gözlemliyorum ve görüyorum ki herkesin somut meseleleri ve işleri var. Mesela ofis işi ,ne bileyim kuaför, otobüs şoförü, bankacı... bu liste uzar gider. Telefona bakıyor sekreter, randevuları ayarlıyor, otobüs şoförü aracını kullanıyor, inen, binen yolcuları kontrol ediyor dikiz aynasından ne bileyim kuaför açıyor kepengi, ağda, kaş, saç... Kısacası bu örnekler niye?: Herkes somut uğraşlar içinde de ondan. Sonra bana geliyoruz ya da benim gibi olanlara. Soruyorlar ne yapıyorsun 'Edebiyat mezunuyum' diyorum. 'hımmmmm' evet aldığım cevap bu uzun bir 'hımmmmmm'  İşte sorun

Stream of Consciousness / Bilinç Akışı

Bilinç akışı  karakterin düşünme eylemini olduğu gibi aktarmaya çalışan bir edebi tekniktir, demiş vikipedi. Bir ingiliz dili edebiyatı mezunu olarak ayrıntıya girmek isterim. Bilinç Akışı tekniği şöyledir ki: karakterin anlatmak istediği iç monologlarla verilir okuyucuya, metnin takibi bu yüzden zordur, karakterin parça parça o an aklına gelen her şeyle alakalı düşüncelerini okursunuz, tabi bunlar öyle rastgele verilmez,aslında hepsi verilmek istenilen düşüncenin parçalarıdır, bilinç akışı sadece kurgusal bir araçtır; "eveeet bir kız vardı, İngilterede taşrada yaşardı.Çok ama çok güzeldi." diye girmez daha ilk sayfada, işinizi zorlaştırır, kafanızı çalıştırır, kısaca stream of consciousness candır. Şimdi istediğim bilinç akışı yapmak, aklımdan geçen her şeyi yazmak, hiç birinin birbiriyle olan bağlantısını takip etmeye çalışmadan öylesine yazmak... Coldplay grubu candır, Chris Martin solisti güzeller güzeli bir adamdır, sesi de harikadır, böyle akşamlarda,e

Facebook ve bilgisayar güvenlik rehberi

Facebook hesabınızdan birileri devamlı alakasız reklamlar, bilgiler paylaşıyor. Virüs mü var bilgisayar da ne? Ne yapacağız? Kökten çözümleri adım adım izleyin: 1. Reklamları kapatın Hesap Ayarları menüsüne girin. Soldaki menüden Facebook Reklamları 'na tıklayın. Açılan sayfada ortada bulunan Üçüncü Şahıs Siteleri ve Reklamlar ve Arkadaşlar başlıklarını bulun. Düzenle yazan yere tıklayın. Seçenekleri Hiç kimse olacak şekilde değiştirin. 2. Uygulamaları kapatın Kullandığınız tüm facebook uygulamalarını ve oyunlarını kapatın. Kökten çözüm: Facebook Uygulama Platformu'nu kapatmak. 3. Bilgisayara format atın Eşeği sağlam kazığa bağlayanlardansanız en iyisi bilgisayarınıza format atın. 4. Ubuntu kurun Windows artık canınızı sıkıyorsa, anti-virüs, güvenlik duvarı, sürücü ve gerekli yazılımları yüklemeye üşeniyorsanız, artık Windows yerine Ubuntu veya başka bir Linux çeşidi/dağıtımı kullanın: http://tr.wikipedia.org/wiki/Ubuntu Eğer Ubuntu kull

Doktor raporuna ihtiyaç duyanlaraa

Bu yazıyı doktor raporuna ihtiyaç duyup da, doktor tanıdık bulduk sevinciyle açanlar adına üzgünüm tanıdık ile değil ama belki bir tecrübeyle yolunuza ışık tutabilirim. Seneee... 2 sene önce. Üniversite son sınıftayım. Sabaha kadar çalıştığım vizeye uyuyakaldığım için gidememişim. Son sene uzatmak istemiyorum ne yapsak hadi rapor alayım dedim. Gittim bir sağlık ocağına, yarım saat bir saat bekledim doktoru nihayet sıra bana geldi hemen girdim içeri o heyecanla kapıyı kapamamışım. Hemen konuya girdim: "Dürüstçe durumumu anlatayım size işte böyle böyle oldu gidemedim sınava rapor verebilir misiniz zor durumdayım." Doktor biraz kızardı biraz bozardı gözler sağ sol yapıyor en sonunda öyle bir sesle başladı ki söze sanırsın halka sesleniş yapıyor. Vay efendim bizim derslerimize zamanında çalışıp son geceye bırakmayıp sonra uyuya kalmayıp vıdı vıdı bıdı bıdı.. doktoru da böyle zor durumlarda bırakmayıp sağlık sistemimize kara lekeler sürdürmek zorunda bırakmamızın vatandaşlık

Zamanımız kısa mı?

Zaman çok kısa, yapmak istediğimiz çok şeyölörerre rererererörörörörörööö... Geçelim bunları efendiler, aşağıdaki karelere dikkat verelim...