Uzun zamandır ilk defa, buz gibi bir kıskançlık hissediyorum. Artık yaşamadığına nerdeyse emin olduğum bir adamın yaşıyor olduğunu fark etmemle başladı bu. Başka hiçbir şey, hiçbir şey değil ama; bir adamın bir kadının bacaklarına başını yaslayıp uyuyor olması ihtimali.. Ne garip bir şey bu, düşündükçe. Şimdi dün geceyi hatırlıyorum. Bambaşka bir adamla konuştuğum bambaşka bir konuyu. Onun gözleri kapanırken ne demiştim? Başka türlü bir yaşamı örgütlemek için beraberiz galiba, ben onun için aşığım. Ya da, şimdi düşününce, aşk buna yarıyor da diyebiliriz. Onun gözleri kapanıyordu. Ama beni duydu. Ben onun yüzüne baktım, ağır ağır nefes alarak uyurken bir şey anlatır gibi bir hali vardı. Anladım. Yüzü ne çok değişti o gece. Uyumadan önce, uyuduktan sonra... Kulağıma yaylı tambur çalınıyor şimdi, nereden geliyorsa.. O bu şehirde, benim az uzağımda, yer döşeğinde, başucunda gazeteler ve bir yiyecek sepeti ile, düşündüğümde bende gecenin bir yarısı kalkıp yanına gitme isteği uyandırarak uyu...