Doksanlı yıllar... Star Tv'nin logosu hâlâ mavi. Gökdelenler, loş sokaklar ve akılda kalan birkaç sahne kırıntısı. Batman izlemek için televizyon camına yapışmış çocuklar ve demli çay. Sanki Batman ve Parliament birbirleri için yaratılmış. Aklımda hep mavinin ve grinin tonları, loş ve dumanlı sokaklar var. Bu Pazar Gecesi kuşağı ne zaman başladı, kadar süreyle yayınlandı, hangi filmler gösterildi bilmiyorum. Bahsi geçince herkesin hatırladığı ortak şeyler ise unutulmaz müziğiyle Karla Bonoff'tan All My Life (dinlemek için tıklayın) şarkısı, ve tabii ki lacivert sahneleriyle Parliament Pazar Gecesi Sineması videosu:
Toplumların temizlik anlayışı tarih boyunca değişmiş. Şimdi yaşanan ise küresel ölçekli bir değişim. Modern yaşamı etkisi altına alan hijyen ideolojisi, getirdiği standartlarla doğal ve insani olanı dışlıyor. Katherine Ashenburg Dirt on Clean adlı kitabında temizlik pratiklerini anlatıyor. Her kültürün kendine, pislik ile aşırı titizlik arasında en mükemmel nokta olarak seçtiği bir temizlik anlayışı var. Modern, orta sınıf Kuzey Amerikalılar için "temiz" kelimesi her gün aksatmadan duş almak ve ardından da parfüm sıkmak anlamına geliyor. Oysa 17. yüzyıl aristokrat Fransız erkeği için temizlik, her gün iç çamaşırını değiştirmek, ellerine su serpmek ve vücudunun geri kalanına su ya da sabun değdirmemek anlamına geliyordu. Birinci yüzyılda Romalılar için iki saat ya da daha uzun süreler vücudu farklı sıcaklıklarda suyla ıslatmak, metal bir aletle vücudun terini ve yağını kazımak demekti. Son olarak da tüm vücut yağlanarak temizlenme işi tamamlanıyordu. Her gün, herkes bir a
Yorumlar
Yorum Gönder