Ve sonunda elma sirkesi çaydanlıktaki kireci yendi... İki önceki yazıda takvim sayfalarının arkalarındaki temel kimya eğitimlerinden bahsetmiştim ve çaydanlıktaki kirecin nasıl çözülebileceğini aktarmıştım fakat denememiştim. (bkz. Çaydanlıktaki kireç; yılların birikimi kimyaya yenik mi düşecek?) Bugün kireç birikimli metal çaydanlığımızın altını bir bardak su ve 2-3 kaşık elma sirkesiyle kaynatmak suretiyle deneye tabi tuttum. Kaynamaya başlayan sudan çıkan hava baloncukları, parça parça kireci söktü attı. Çaydanlığın dışı da içi gibi ilk günkü parlaklığına döndü. Zafer sarhoşluğu tüm odayı sardı. Mutfak sıcaktan kavruluyordu ama sirke kokmadı. Üzümü şimdilik bilmiyoruz ama elma bu işin üstesinden geldi. Acaba bir bardak suya 2-3 kaşık sirke atmak yerine olduğu gibi sirke atsak nasıl olurdu?
Toplumların temizlik anlayışı tarih boyunca değişmiş. Şimdi yaşanan ise küresel ölçekli bir değişim. Modern yaşamı etkisi altına alan hijyen ideolojisi, getirdiği standartlarla doğal ve insani olanı dışlıyor. Katherine Ashenburg Dirt on Clean adlı kitabında temizlik pratiklerini anlatıyor. Her kültürün kendine, pislik ile aşırı titizlik arasında en mükemmel nokta olarak seçtiği bir temizlik anlayışı var. Modern, orta sınıf Kuzey Amerikalılar için "temiz" kelimesi her gün aksatmadan duş almak ve ardından da parfüm sıkmak anlamına geliyor. Oysa 17. yüzyıl aristokrat Fransız erkeği için temizlik, her gün iç çamaşırını değiştirmek, ellerine su serpmek ve vücudunun geri kalanına su ya da sabun değdirmemek anlamına geliyordu. Birinci yüzyılda Romalılar için iki saat ya da daha uzun süreler vücudu farklı sıcaklıklarda suyla ıslatmak, metal bir aletle vücudun terini ve yağını kazımak demekti. Son olarak da tüm vücut yağlanarak temizlenme işi tamamlanıyordu. Her gün, herkes bir a
Yorumlar
Yorum Gönder