Kendiliğinden
kızaran yanaklarım var benim. Herhangi bı allığa kimyasala bulanmamış pembeliklerim.
Bazen ada vapuruna yetişmek için hızlanan kalp atışında bazen gülümsemeni hayal
edişimde kızaran elmacık kemiklerim.
En mahremimi bile paylaştığım tek dostla
yapılan sohbetlerim var mesela. O zamanda gözlerimi kırpıştırıyorum konuşurken.
Bazen yalan söyleyecek oluyorum, burnum kaşınıyor kızarıyorum sonra bı sigara
yakıyorum, biranın kokusunu içime çekiyorum Bülbül olup şakıyorum. Sarımsak
soslu kalamar geliyor sofraya gülümsüyorum mahcubiyetten bır kere daha
kızarıyorum. Ama en güzel çakırkeyifken pembeleşiyorum. Şarkılar söyluyorum kendi
kendime, nakarattan giriyorum ucunu basını bulamıyorum cümlelerin kahkahayla
sonlandırıyorum gülümsüyorum. Kendimden çok çevreme sarıyorum.
Sanki herkesin derdi benim. Tek basıma çare
oluyorum hepsine gururlanıyorum kızarıyorum, devleti bile tek basıma
kurtarıyorum kadehin biri bitip öbürü geldiğinde, sövüyorum da sinirlenince
tutamıyorum çenemi sonra bi bakıyorum ki balık lokantasındayım çevremdekilerden utanıp
Susuyorum. Ama bı gülümseyince geçiyor hepsi. Sigaranın bitişi ile saati fark
edip vapura koşuşuyoruz. Aksam güneşi saclarıma ardından yanaklarıma vuruyor. Vapurun
pervanesinden sıçrayan tuzlu su kirpiklerime değiyor.
Acıyorum kollarımı. Gözlerimi kapatıp seni düşünüyorum yüzünü göremiyorum kızıyorum sana. Allığa ihtiyacım yok benim ya da kimyasallaşmaya ben gülümsüyorum pembeleşiyor dünya.
Yorumlar
Yorum Gönder