Ana içeriğe atla

Belma Metrobüste.

Sevgilim dostum
Her zaman olduğu gibi bugün de metrobus bir hayli karişikti.

Metrobus kapılarını acar açmaz insancıklar birbirleri ezercesine sanki boğanın önünden kaçıyormuş gibi yer kavgasına tutuştular. 'Ne itekliyorsun lan, ayağıma bastin' (a) çığlığını duymamla görmem bir oldu çünkü tam karşımda oldu olay. (b) şahsı daha kendini toparlayamadan a şahsı b şahsının uzerine yürüdü.

 B sahsı gözlüğünü afilli bir şekilde cebine koyarken sağ yumruğu havalandı ve tam o esnada uzun boyla heybetli yaslı bi amca aralarına girdi. Herkesin normal karşılarken yaslı amcanın mavi bileklikli esi 'Ali Ali belin ağrıyor  Ali Ali' seklinde bağırmasıyla  Ali amcayı olaydan uzaklaştı ve kavga dışarı taşındı. Kavgaya dair son hatırladığım b sahsinin yanagini n cama dayandığı ve buna rağmen a şahsını yumruklamaya çalışmasıydı. 

Bunun akabinde. Ali amca ve mavi bileklikli esine yer verdik. Fakat 35 yaşlarında bir oğulları varmış. Kanımca kadın oğluna pek düşkün 3 yaşında çocuk muamelesi yaptı kocaman adama. 

Ali amca kalkınca oturmak için şöyle bir hareketlendim ama nerden geldiğini bile çözemediğim turuncu kapüşonlu adam ben OTURUCAM ben oturucam diye atlayıverdi önüme. Geç otur madem dedikten sonra kendi kendine konuşmaya başladı. Artik kar yağmayacağından ve siyasi konulardan bahsetti.

Daha sonra 3 yaşlarında bir oğlan çocuğuyla annesi geçti oturdu karşima. Olumsuz örnek abidesi anne elindeki bütün çöpleri yere attı ve çekti gitti.

Son olarak Mecidiyeköy metrobus çıkışındaki insan trafiğine bir son verilmeli.

Sevgiler Belma.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geliyorum Josephine, yıkanma!

Toplumların temizlik anlayışı tarih boyunca değişmiş. Şimdi yaşanan ise küresel ölçekli bir değişim. Modern yaşamı etkisi altına alan hijyen ideolojisi, getirdiği standartlarla doğal ve insani olanı dışlıyor. Katherine Ashenburg Dirt on Clean adlı kitabında temizlik pratiklerini anlatıyor. Her kültürün kendine, pislik ile aşırı titizlik arasında en mükemmel nokta olarak seçtiği bir temizlik anlayışı var. Modern, orta sınıf Kuzey Amerikalılar için "temiz" kelimesi her gün aksatmadan duş almak ve ardından da parfüm sıkmak anlamına geliyor. Oysa 17. yüzyıl aristokrat Fransız erkeği için temizlik, her gün iç çamaşırını değiştirmek, ellerine su serpmek ve vücudunun geri kalanına su ya da sabun değdirmemek anlamına geliyordu. Birinci yüzyılda Romalılar için iki saat ya da daha uzun süreler vücudu farklı sıcaklıklarda suyla ıslatmak, metal bir aletle vücudun terini ve yağını kazımak demekti. Son olarak da tüm vücut yağlanarak temizlenme işi tamamlanıyordu. Her gün, herkes bir a

Knorr salata sosu, fesleğenli ve kekikli - Tarifini açıklıyorum :)

Bir yıl öncesine kadar bu sosu çok tüketiyordum. Salataya çok güzel bir tat katıyor. 4 kaşık su ve 4 kaşık yağ ile sosu karıştırıp salataya döküyorsunuz. Nasıl bir sos ise, insanın salatayı yedikçe yiyesi geliyor. Hatta arkadaşımla abartıp mayonez de sıkarak yiyorduk salatayı. Ne günlerdi... Sonra neden kendim yapmıyorum bu sosu dedim ve ambalajın arkasındaki tarifi aldım. Sanırım hevesim kaçtığı için bir gün bile yapmayı denemedim evde. İlk okuduğumda zerdeçalın ne olduğunu bilmiyordum. Kesin asıl tadı veren baharat budur diye düşünüyordum. Henüz denemedim ama zerdeçalla tanıştım. Fikrim değişmedi; bence hâlâ işin püf noktası zerdeçal ( 2011 notu: Lezzetin potastum glutamattan geldiğini anladım. İnternette biraz araştırırsanız, çin tuzu diye de geçen bu kimyasalın, alınan tatları daha yoğun hissettirdiği belirtiliyor. Fakat aksini söyleyen pek çok kurum olmasına rağmen ben sağlıklı oluşu/güvenilirliği konusunda -hele ki mevzu ticari ürünler olunca- şüpheliyim). İşte tarif: Kurutulm

Heaven Knows, Mr. Allison - Beyaz Rahibe (1957)

Yönetmen: John Huston Oyuncular: Robert Mitchum, Deborah Kerr Süresi: 198 dk. Issız adalar gerek benzersiz egzotik havaları gerekse manzaraları açısından kişinin yalnızlığını en iyi biçimde yansıtmaya uygun görüldüğü için sinemacıların vazgeçilmez mekanlarıdır. Kaç yıldır ‘Lost’u izliyoruz ekranda bir düşünsenize. İstanbul Modern’de gerçekleştirilen ‘Robert Mitchum ve Cool’un Doğuşu’ isimli programın ayrıntılarını okurken aklıma Mitchum’un, böyle cennet gibi bir adada geçen ‘Beyaz Rahibe’ isimli filmi geldi. Beyazperdede ‘Cool’luğun kitabını yazmış olan aktör, bu filmde de Deborah Kerr ile yine aynı pozisyonda takılıyor. John Huston’ın ‘African Queen’ inden esintiler taşıyan film, baştan sona tabiatın içinde geçer. Ve aynı sevimli-likte olmasına karşın pek tanınmayan ama izlenmeye değer bir filmdir. 2. Dünya Savaşı’nda gemisi batırılan Allison, tesadüfen Japonlara ait bir adaya sürüklenir. Eskiden üs olarak kullanılan ada terk edilmiştir. Kendi imkanlarıyla yaşam mücadelesi vermeye