Ana içeriğe atla

Süt kâbusu: Rüyada süt görmek

Süt neymiş arkadaş, okudukça soğuyor insan. Tamam, artık ticari hiçbir ürün yenecek durumda değil, ama bu kadarı da fazla. Yok bana yetmez diyorsanız belki Beslenme Bülteni'nin Süt alt kategorisi ilginizi çekebilir... Aşağıda ise soğutucu etmenlerin bir kısmı var.

Süt primleri kime yarıyor? Kim ödüyor?
21/04/2010
SEK’in özelleştirilmesinden bu yana büyük süt ve ürünleri sanayicilerinin süt fiyatlarının ne olacağı konusunda büyük bir güce sahip olduğu biliniyor. Özelleştirme arkasından süt fiyatları 40 kuruşa kadar çekildi ve yıllarca yem fiyatlarındaki artışa rağmen sabit kaldı. Ancak marketlerde satılan süt, yoğurt, peynir fiyatları düşmedi, hatta arttı...

Süt dağıtımı nereden çıktı?
03/06/2012
Ankara'nın eğitim yılının bitmesine az bir zaman kala okullarda süt dağıtması, bir yandan ciddi bir tartışmanın fitilini ateşledi, diğer yandan da orta yaş grubundan herkesin yaşadığı eski süt tozu krizini akla getirdi. Bültenimizin bu sayısını Gıda Hareketi’nin Başkanı Kemal Özer’in yazısına ayırdık...

Kutu sütü savaşları yeniden başladı
16/01/2012
Pastörize ve kutu sütlerle ilgili çarpıcı bir haber...

Taze süt diye süt tozu içiyoruz
05/03/2011
Ankara Damızlık Süt Sığırı Yetiştirici Birliği Başkanı Cengizhan Yorulmaz, raflardaki sütün yüzde 80’inde süt tozu kullanıldığını söyledi. Yorulmaz’a göre, uzun ömürlü sütler, yoğurtlar, peynir ve dondurmaların çoğu süt tozundan yapılıyor...

Sütte kanser tehlikesi
17/01/2012
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, piyasadaki sütlerde karaciğer kanseri, sarılık ve siroza yakalanma riskini arttıran antiyobik kalıntısı ve aflatoksin M1 olduğunu söyledi..

Taze kaşarda kanser riski
01/09/2010
Bazı kötü niyetli firmaların maliyeti düşürmek amacıyla son kullanma tarihi geçmiş, hijyenik olmayan, bozuk ve küflü peynirlerin eritilmesiyle bitkisel yağlar ve peynir altı suyu tozu katarak elde ettiği taze kaşar peynirlerinde kanserojen madde riski olduğu bildirildi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geliyorum Josephine, yıkanma!

Toplumların temizlik anlayışı tarih boyunca değişmiş. Şimdi yaşanan ise küresel ölçekli bir değişim. Modern yaşamı etkisi altına alan hijyen ideolojisi, getirdiği standartlarla doğal ve insani olanı dışlıyor. Katherine Ashenburg Dirt on Clean adlı kitabında temizlik pratiklerini anlatıyor. Her kültürün kendine, pislik ile aşırı titizlik arasında en mükemmel nokta olarak seçtiği bir temizlik anlayışı var. Modern, orta sınıf Kuzey Amerikalılar için "temiz" kelimesi her gün aksatmadan duş almak ve ardından da parfüm sıkmak anlamına geliyor. Oysa 17. yüzyıl aristokrat Fransız erkeği için temizlik, her gün iç çamaşırını değiştirmek, ellerine su serpmek ve vücudunun geri kalanına su ya da sabun değdirmemek anlamına geliyordu. Birinci yüzyılda Romalılar için iki saat ya da daha uzun süreler vücudu farklı sıcaklıklarda suyla ıslatmak, metal bir aletle vücudun terini ve yağını kazımak demekti. Son olarak da tüm vücut yağlanarak temizlenme işi tamamlanıyordu. Her gün, herkes bir a

Knorr salata sosu, fesleğenli ve kekikli - Tarifini açıklıyorum :)

Bir yıl öncesine kadar bu sosu çok tüketiyordum. Salataya çok güzel bir tat katıyor. 4 kaşık su ve 4 kaşık yağ ile sosu karıştırıp salataya döküyorsunuz. Nasıl bir sos ise, insanın salatayı yedikçe yiyesi geliyor. Hatta arkadaşımla abartıp mayonez de sıkarak yiyorduk salatayı. Ne günlerdi... Sonra neden kendim yapmıyorum bu sosu dedim ve ambalajın arkasındaki tarifi aldım. Sanırım hevesim kaçtığı için bir gün bile yapmayı denemedim evde. İlk okuduğumda zerdeçalın ne olduğunu bilmiyordum. Kesin asıl tadı veren baharat budur diye düşünüyordum. Henüz denemedim ama zerdeçalla tanıştım. Fikrim değişmedi; bence hâlâ işin püf noktası zerdeçal ( 2011 notu: Lezzetin potastum glutamattan geldiğini anladım. İnternette biraz araştırırsanız, çin tuzu diye de geçen bu kimyasalın, alınan tatları daha yoğun hissettirdiği belirtiliyor. Fakat aksini söyleyen pek çok kurum olmasına rağmen ben sağlıklı oluşu/güvenilirliği konusunda -hele ki mevzu ticari ürünler olunca- şüpheliyim). İşte tarif: Kurutulm

Heaven Knows, Mr. Allison - Beyaz Rahibe (1957)

Yönetmen: John Huston Oyuncular: Robert Mitchum, Deborah Kerr Süresi: 198 dk. Issız adalar gerek benzersiz egzotik havaları gerekse manzaraları açısından kişinin yalnızlığını en iyi biçimde yansıtmaya uygun görüldüğü için sinemacıların vazgeçilmez mekanlarıdır. Kaç yıldır ‘Lost’u izliyoruz ekranda bir düşünsenize. İstanbul Modern’de gerçekleştirilen ‘Robert Mitchum ve Cool’un Doğuşu’ isimli programın ayrıntılarını okurken aklıma Mitchum’un, böyle cennet gibi bir adada geçen ‘Beyaz Rahibe’ isimli filmi geldi. Beyazperdede ‘Cool’luğun kitabını yazmış olan aktör, bu filmde de Deborah Kerr ile yine aynı pozisyonda takılıyor. John Huston’ın ‘African Queen’ inden esintiler taşıyan film, baştan sona tabiatın içinde geçer. Ve aynı sevimli-likte olmasına karşın pek tanınmayan ama izlenmeye değer bir filmdir. 2. Dünya Savaşı’nda gemisi batırılan Allison, tesadüfen Japonlara ait bir adaya sürüklenir. Eskiden üs olarak kullanılan ada terk edilmiştir. Kendi imkanlarıyla yaşam mücadelesi vermeye