Ana içeriğe atla

Ustalara saygı kuşağı: Hamamböcekleri

Geçen gece eve giderken, sinir olduğum sarı sokak lambalarının ışığında sürüyle davetsiz misafir gördüm. Davetsiz demek aslında büyük hata. Kim, kimi davet etmeli? 300-350 milyon yıldır buralarda olan onlar. Evet, hamamböcekleri. 6 aile, 4.500 tür, 2000+ metre yükseklik ve kutuplar dışında her yer... Fragman gibi.
Sonra kuzenimin yazdığı bir hikâye geliyor aklıma; sanırım bir hamamböceğinin gözünden anlatıyordu olayı. Sorayım bari bunu.
Arama motoruna yazıyorum hamamböceği diye, değişik önerilerde bulunuyor bana:
En komiği ise bu: Rüyada hamam böceği görmek! Yahu bu ne? Üşenmedim aradım, alın size tabirler:
  • Rüyada hamam böceği görmek zayıf düşmana tabir edilir.
  • Rüyada hamam böceği gören kimsenin etrafında onu çekemeyen ancak zararı da dokunmayan kimseler bulunur.
  • Haram para, hilekarlık demektir.
Aldırış etmeyin bu safsatalara yav. Bu kadar mı düştünüz? Dur ben de bir iki sallayayım:
  • Rüyada hamamböceği görmek şifasız hastalıklara merhem habercisidir. Öyle böyle değil, tez vakitte sevdikleriniz veya siz iyileşeceksiniz. Ama iş boka saracak, piyasa mantığıyla elde ettiğiniz sağlığınız, yine aynı mantıkla başka bir hastalığı getirecek.
Bu da nesi demeyin, devamı haberimizde...
İnsanlığın umudu hamamböcekleri!
08/09/2010
Tüm antibiyotiklere direnç gösteren yeni bakterinin dünyada endişe yaratması, İngiltere’nin Nottingham Üniversitesi’nden bilim adamlarını hijyenik olmayan koşullarda rahatça yaşayabilen hamamböceklerini araştırmaya itti.
Bilim adamları, birçok mikroba ve hastalığa maruz kalan, bunlara karşı kendi kendine "tedavi yöntemi" geliştirdiği düşünülen hamamböceklerini incelerken, bu hayvanların beyninde, insan hücrelerine zarar vermeyen ancak bakterilere karşı etkili olan en az 9 farklı molekül buldu.
Bu moleküllerin bugün kullanılan birçok ilaca çoğunlukla direnç gösteren bazı hastalıkları tedavi etmekte kullanılabileceğine dikkati çeken bilim adamları, bu moleküllerin "gücünü" daha iyi belirlemek için araştırmaların devam ettiğini vurguladı.
Muhtemel ilacın piyasaya sürülmesinin 10 yılı aşkın süreyi alabileceği de bildirildi. (AA)
İşte, tabir arayacağınıza iki haber okuyup, kültür fizik yaptınız, fena mı? Ayrıca hiç de 'tabir edildiği' üzere 'zayıf düşman' filan da değiller.
  • Bazı türleri hiçbir şey yemeden 1 ay aktif yaşayabilir ve sadece posta pulu arkasındaki zamkla beslenerek hayatta kalabilir. Yeri geldiğinde besin olarak saç ve tırnak parçalarını bile yiyebilirler.
  • Su altında yarım saate kadar boğulmadan yaşayabildikleri görülmüştür.
  • İnsana kıyasla radyasyona 6 ile 15 kat daha dayanıklıdırlar.
  • Bir hamam böceği, kafası olmadan iki hafta yaşayabilir çünkü beyinleri ayaklarındadır. Fakat başsız bir hamam böceği açlıktan ölecektir.
Okudukça "adamım ya" demeden edemiyorum. "Bir binada 10 kat birden bir gecede dolaşabilirler. yaklaşık bir gecede 4,5 km yol katedebilirler." Çok iyi ya! Kağıt bile yiyebiliyor arkadaş. Potansiyel hastalık (dizanteri, gıda zehirlenmeleri, verem, gastroenteritis, antrax, pnomoni, hepatit, mantar, astım, allerjik reaksiyon) taşıyıcıları oldukları için bir çok böcek kalıcı ilaçlara maruz tutuldukları halde bunların bir kısmına bağışıklık geliştirebilmişlerdir. Kanları beyazdır. Yok artık: Karınlarının arka tarafindan uzanan duyargaları çok hafif hava akımlarına bile duyarlıdır; öyle ki, potansiyel bir tehlikeden saniyenin binde 54'ü gibi bir zamanda kaçmaya başlayabilirler.
Bir iki tanesiyle oturup muhabbet etsek kim bilir neler anlatacaklar? Yok yok, saygım sonsuz.

Yorumlar

  1. Sevgili dostum e. Bilmiyorum benden mi bahsediyorsun ama küçükken kurbağa larvasının gözünden yazdığım bir hikaye vardı.
    Hamam böceği diyince de aklıma şu bilmece gelir:

    -Dünyanın en temiz böceği hangisidir?

    YanıtlaSil
  2. Ben niyeyse hamamböcekli bir şeyler de hatırlıyorum. Demek yanlış hatırlıyorum. Peki o larvanın hikâyesi duruyor mu?
    Şimdi böcek diye diye aklıma Beter Böcek (1988) geldi. Bunun bilgisayar oyununu oynamış mıydın? Çok eğlenceli değil ama nostaljik işte: http://yazincak.blogspot.com/2009/03/dos-oyunlar-beetlejuice-in-skeletons-in.html
    Nıhaha! Bir de canlı canlı oynanabilen bir tane buldum! Zeek kadar olmasa da: http://yazincak.blogspot.com/2012/08/beter-bocek-beetle-juice-oynayin.html

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geliyorum Josephine, yıkanma!

Toplumların temizlik anlayışı tarih boyunca değişmiş. Şimdi yaşanan ise küresel ölçekli bir değişim. Modern yaşamı etkisi altına alan hijyen ideolojisi, getirdiği standartlarla doğal ve insani olanı dışlıyor. Katherine Ashenburg Dirt on Clean adlı kitabında temizlik pratiklerini anlatıyor. Her kültürün kendine, pislik ile aşırı titizlik arasında en mükemmel nokta olarak seçtiği bir temizlik anlayışı var. Modern, orta sınıf Kuzey Amerikalılar için "temiz" kelimesi her gün aksatmadan duş almak ve ardından da parfüm sıkmak anlamına geliyor. Oysa 17. yüzyıl aristokrat Fransız erkeği için temizlik, her gün iç çamaşırını değiştirmek, ellerine su serpmek ve vücudunun geri kalanına su ya da sabun değdirmemek anlamına geliyordu. Birinci yüzyılda Romalılar için iki saat ya da daha uzun süreler vücudu farklı sıcaklıklarda suyla ıslatmak, metal bir aletle vücudun terini ve yağını kazımak demekti. Son olarak da tüm vücut yağlanarak temizlenme işi tamamlanıyordu. Her gün, herkes bir a

Knorr salata sosu, fesleğenli ve kekikli - Tarifini açıklıyorum :)

Bir yıl öncesine kadar bu sosu çok tüketiyordum. Salataya çok güzel bir tat katıyor. 4 kaşık su ve 4 kaşık yağ ile sosu karıştırıp salataya döküyorsunuz. Nasıl bir sos ise, insanın salatayı yedikçe yiyesi geliyor. Hatta arkadaşımla abartıp mayonez de sıkarak yiyorduk salatayı. Ne günlerdi... Sonra neden kendim yapmıyorum bu sosu dedim ve ambalajın arkasındaki tarifi aldım. Sanırım hevesim kaçtığı için bir gün bile yapmayı denemedim evde. İlk okuduğumda zerdeçalın ne olduğunu bilmiyordum. Kesin asıl tadı veren baharat budur diye düşünüyordum. Henüz denemedim ama zerdeçalla tanıştım. Fikrim değişmedi; bence hâlâ işin püf noktası zerdeçal ( 2011 notu: Lezzetin potastum glutamattan geldiğini anladım. İnternette biraz araştırırsanız, çin tuzu diye de geçen bu kimyasalın, alınan tatları daha yoğun hissettirdiği belirtiliyor. Fakat aksini söyleyen pek çok kurum olmasına rağmen ben sağlıklı oluşu/güvenilirliği konusunda -hele ki mevzu ticari ürünler olunca- şüpheliyim). İşte tarif: Kurutulm

Heaven Knows, Mr. Allison - Beyaz Rahibe (1957)

Yönetmen: John Huston Oyuncular: Robert Mitchum, Deborah Kerr Süresi: 198 dk. Issız adalar gerek benzersiz egzotik havaları gerekse manzaraları açısından kişinin yalnızlığını en iyi biçimde yansıtmaya uygun görüldüğü için sinemacıların vazgeçilmez mekanlarıdır. Kaç yıldır ‘Lost’u izliyoruz ekranda bir düşünsenize. İstanbul Modern’de gerçekleştirilen ‘Robert Mitchum ve Cool’un Doğuşu’ isimli programın ayrıntılarını okurken aklıma Mitchum’un, böyle cennet gibi bir adada geçen ‘Beyaz Rahibe’ isimli filmi geldi. Beyazperdede ‘Cool’luğun kitabını yazmış olan aktör, bu filmde de Deborah Kerr ile yine aynı pozisyonda takılıyor. John Huston’ın ‘African Queen’ inden esintiler taşıyan film, baştan sona tabiatın içinde geçer. Ve aynı sevimli-likte olmasına karşın pek tanınmayan ama izlenmeye değer bir filmdir. 2. Dünya Savaşı’nda gemisi batırılan Allison, tesadüfen Japonlara ait bir adaya sürüklenir. Eskiden üs olarak kullanılan ada terk edilmiştir. Kendi imkanlarıyla yaşam mücadelesi vermeye