1969 Yılında AT&T Bell Labs.'da bir grup bilgisayar programcısı UNIX dedikleri bir işletim sistemi yazdılar ancak o zamanlarda bu ticari bir program değildi ve bunun kodlarını her isteyene dağıttılar (Yıla dikkat edin, henüz bırakın Windows 1.0'ı, 1981'de piyasaya çıkacak olan Microsoft DOS işletim sistemi bile piyasada yok.). 1980 yılına kadar bu böyle devam etti ve UNIX oldukça popüler hale geldi. Bu tarihte AT&T bölündü ve yazılım satma izni sahibi oldu. Elinde çok popüler bir yazılım vardı. Hemen çalışmalara başlandı ve 1983 Unix sürümü binlerce dolar fiyatla satışa çıktı, bununla kalınmayarak kaynak kodun kullanılması yasaklandı.
O güne kadar serbest olan Unix kodundan mahrum kalan çevrelerin başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi oldu. Çünkü UNIX'i yararlı bir sistem haline getiren pek çok programı yazarak bedavaya dağıtan programcılar şimdi AT&T'ye UNIX için para ödemek zorundaydılar! Ama kimse UNIX için yazılmış bir yığın ücretsiz programı kullanabilmek için AT&T'ye para ödemek istemiyordu. Hatta üzerindeki açık kodlu ücretsiz yazılımlarla oldukça çok kullanıcısı olan, başka bir UNIX sürümü BSD (Berkeley Software Distribution) işletim sistemi de maalesef bir miktar AT&T UNIX kodu içerdiği için ücretliydi. Bir şekilde AT&T'nin kıskacından kurtulmak gerekiyordu.
İlk çalışmaları başlatanlardan biri olan Richard Stallman açık kaynaklı bir UNIX yazılması için GNU adında bir proje başlatarak gönüllü toplamaya başladı.
Ayrıca bir başka gönüllü grup BSD'nin AT&T UNIX kodlarından arınmış bir sürümü için çalıştı ve 1988'de ilk meyvesini verdi, BSD NR 1 lisanssız olarak dağıtılmaya başlandı.
Andrew Tanenbaum adında bir programcı da eğitim amacıyla kullanılabilecek, açık kodlu, UNIX'e benzeyen ancak UNIX kodu kullanmayan küçük bir işletim sistemi yazdı. Kısıtlı imkânlarla çalıştığından bunun adına MINIX dedi.
1980'lerin sonunda da Intel firması meşhur 386 ailesi mikroişlemcileri (CPU) piyasaya sürmüştü. Bu işlemcilerin en büyük özelliği gerçek zamanlı olarak birden çok program kodunu aynı anda çalıştırabilmesiydi (multitasking) ve daha birçok yeniliği vardı.
İşte bu ortamda Linus Benedict Torvalds adlı genç bir uzman da bir MINIX kopyası üzerinde geliştirme denemeleri yapmaktaydı.Ancak Linus MINIX'i değiştirmekle 386'nın bu imkânlarını kullanamayacağını gördü ve yeni bir işletim sistemi yazmaya başladı. Önceleri yazdığı sistem yine MINIX üzerinde çalışıyordu ama yazdığının MINIX'den daha iyi olduğunu gördü. Sonunda 05 Ekim 1991'de yazdığı küçük işletim sistemini tanıtan kısa bir mesajla bunu dünyaya ilan ederek geliştirme için destek istedi. Bu yeni sisteme de Linux dedi. Bu arada çok akıllıca bir şey yaparak yeni geliştirdiği sistemin UNIX uyumlu olmasını sağladı, çünkü bu sayede bütün UNIX ve BSD programlarını da kullanabilecekti.
Tüm bu toz duman arasında Microsoft firması iyi bir hamleyle 1990 yılında Windows 3.0'ı satışa çıkardı. Pek bir özelliği olmayan basit MS-DOS işletim sistemi üzerinde çalışan bir pencere yöneticisi olan Windows 3.x sayesinde Microsoft, 386 ailesi işlemcileri olan PC pazarını adeta sildi süpürdü.
Bu sıralarda BSD'nin başı ise AT&T ile dertteydi, çünkü AT&T, BSD'nin lisansını ihlal ettiğini öne sürerek dava etmişti. Bu dava 1994 yılında sonuçlanmış olsa da gönüllü geliştiriciler bu tarihe kadar BSD'ye destek verme konusunda tereddüt yaşadılar ve BSD'nin gelişmesi pek hızlı olmadı.
Ancak GNU gönüllüleri Linux'a tam destek verdiler ve Linux kısa zamanda oldukça iyi bir sistem haline geldi. GNU projesi ise farklı bir işletim sistemi olarak laboratuvarların dışına çıkamasa da bir felsefe olarak Linux'un gelişmesine yön verdi ve GPL lisansını yazdı. Bugün Linux GPL lisansı ile dağıtılmaktadır, bu lisansı merak ediyorsanız http://www.pardus.org.tr/gpl.html adresine bir bakın. Sonuçta Linux, GNU projesinin somutlaşmış halidir de denilebilir.
İşte bu GPL lisansı, Linux'u BSD ve diğer UNIX sistemlerinden ayıran şeydir. Linux ve BSD mimari olarak UNIX'i temel aldıklarından kardeş sayılırlar, Linux için yazılmış bir program BSD'de kullanılabilir, ancak her ne kadar BSD de açık kaynak kodlu olsa da, birisi bu kaynak kodda değişiklik yapıp ticari bir ürün olarak satabilir ve isterse kaynak kodu gizleyebilir.
Ancak GPL sayesinde birisi Linux'un kaynak kodunu değiştirip satsa bile kaynak kodu gizleyemez ve başkalarının bunu dağıtmasına, değiştirmesine veya satmasına engel olamaz.
O güne kadar serbest olan Unix kodundan mahrum kalan çevrelerin başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi oldu. Çünkü UNIX'i yararlı bir sistem haline getiren pek çok programı yazarak bedavaya dağıtan programcılar şimdi AT&T'ye UNIX için para ödemek zorundaydılar! Ama kimse UNIX için yazılmış bir yığın ücretsiz programı kullanabilmek için AT&T'ye para ödemek istemiyordu. Hatta üzerindeki açık kodlu ücretsiz yazılımlarla oldukça çok kullanıcısı olan, başka bir UNIX sürümü BSD (Berkeley Software Distribution) işletim sistemi de maalesef bir miktar AT&T UNIX kodu içerdiği için ücretliydi. Bir şekilde AT&T'nin kıskacından kurtulmak gerekiyordu.
İlk çalışmaları başlatanlardan biri olan Richard Stallman açık kaynaklı bir UNIX yazılması için GNU adında bir proje başlatarak gönüllü toplamaya başladı.
Ayrıca bir başka gönüllü grup BSD'nin AT&T UNIX kodlarından arınmış bir sürümü için çalıştı ve 1988'de ilk meyvesini verdi, BSD NR 1 lisanssız olarak dağıtılmaya başlandı.
Andrew Tanenbaum adında bir programcı da eğitim amacıyla kullanılabilecek, açık kodlu, UNIX'e benzeyen ancak UNIX kodu kullanmayan küçük bir işletim sistemi yazdı. Kısıtlı imkânlarla çalıştığından bunun adına MINIX dedi.
1980'lerin sonunda da Intel firması meşhur 386 ailesi mikroişlemcileri (CPU) piyasaya sürmüştü. Bu işlemcilerin en büyük özelliği gerçek zamanlı olarak birden çok program kodunu aynı anda çalıştırabilmesiydi (multitasking) ve daha birçok yeniliği vardı.
İşte bu ortamda Linus Benedict Torvalds adlı genç bir uzman da bir MINIX kopyası üzerinde geliştirme denemeleri yapmaktaydı.Ancak Linus MINIX'i değiştirmekle 386'nın bu imkânlarını kullanamayacağını gördü ve yeni bir işletim sistemi yazmaya başladı. Önceleri yazdığı sistem yine MINIX üzerinde çalışıyordu ama yazdığının MINIX'den daha iyi olduğunu gördü. Sonunda 05 Ekim 1991'de yazdığı küçük işletim sistemini tanıtan kısa bir mesajla bunu dünyaya ilan ederek geliştirme için destek istedi. Bu yeni sisteme de Linux dedi. Bu arada çok akıllıca bir şey yaparak yeni geliştirdiği sistemin UNIX uyumlu olmasını sağladı, çünkü bu sayede bütün UNIX ve BSD programlarını da kullanabilecekti.
Tüm bu toz duman arasında Microsoft firması iyi bir hamleyle 1990 yılında Windows 3.0'ı satışa çıkardı. Pek bir özelliği olmayan basit MS-DOS işletim sistemi üzerinde çalışan bir pencere yöneticisi olan Windows 3.x sayesinde Microsoft, 386 ailesi işlemcileri olan PC pazarını adeta sildi süpürdü.
Bu sıralarda BSD'nin başı ise AT&T ile dertteydi, çünkü AT&T, BSD'nin lisansını ihlal ettiğini öne sürerek dava etmişti. Bu dava 1994 yılında sonuçlanmış olsa da gönüllü geliştiriciler bu tarihe kadar BSD'ye destek verme konusunda tereddüt yaşadılar ve BSD'nin gelişmesi pek hızlı olmadı.
Ancak GNU gönüllüleri Linux'a tam destek verdiler ve Linux kısa zamanda oldukça iyi bir sistem haline geldi. GNU projesi ise farklı bir işletim sistemi olarak laboratuvarların dışına çıkamasa da bir felsefe olarak Linux'un gelişmesine yön verdi ve GPL lisansını yazdı. Bugün Linux GPL lisansı ile dağıtılmaktadır, bu lisansı merak ediyorsanız http://www.pardus.org.tr/gpl.html adresine bir bakın. Sonuçta Linux, GNU projesinin somutlaşmış halidir de denilebilir.
İşte bu GPL lisansı, Linux'u BSD ve diğer UNIX sistemlerinden ayıran şeydir. Linux ve BSD mimari olarak UNIX'i temel aldıklarından kardeş sayılırlar, Linux için yazılmış bir program BSD'de kullanılabilir, ancak her ne kadar BSD de açık kaynak kodlu olsa da, birisi bu kaynak kodda değişiklik yapıp ticari bir ürün olarak satabilir ve isterse kaynak kodu gizleyebilir.
Ancak GPL sayesinde birisi Linux'un kaynak kodunu değiştirip satsa bile kaynak kodu gizleyemez ve başkalarının bunu dağıtmasına, değiştirmesine veya satmasına engel olamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder