Ana içeriğe atla

Türkiye otomobil pazarı(kazığı) hakkında.



Meraklı olduğum bir konu ile ilgili ülkemizde yapılan haksızlıkları anlatmak istiyorum sizlere.

Ülkemizde maalesef otomobil firmaları halkımıza çok büyük kazık atmakta ve bu kazık miktarı gün geçtikçe artmaktadır. Türk halkının yapısını, bilinç seviyesini çok iyi kullanıyorlar.

Türkiyede'ki yüksek vergiler ve yüksek fiyatlı akaryakıt hükümet kadar otomobil firmalarının işine yarıyor. Ülkemizde bildiğiniz gibi dizel yakıt benzine göre 60kuruş civarı daha uygun. Ayrıca dizel yakıt kullanan bir araç benzinli bir araca göre daha az yakıt tüketmektedir. Dolayısı ile dizele olan talep ülkemizde daha fazla. Dizele olan yüksek talepten dolayı otomobil firmaları dizel araçların fiyatını anormal bir şekilde arttırmaya başladı. Örneğin,
Toyota corolla 1.33 life benzinli 45.400tl,
Toyota corolla 1.4 life dizel 58.900tl.

vw golf 1.2 tsi comfortline 48.300tl,
vw golf 1.6 tdi comfortline 61.000tl.

Gördüğünüz gibi dizel kazığı 13.500tl leri bulmakta. Aralarında maliyet farkı çok azdır. Diğer ülkelerde fiyat farkı çok az. Ama bizde bir marka nasıl bu kadar kolay bir şekilde 13.500tl kazık atabiliyor şaşırıyorum. Kimsenin itirazı yok, kimsenin tepkisi yok. 13.500tl fazla olmasına rağmen dizel satışları çok daha fazla. 13.500tl fazla vererek ekonomi yaptığımızı sanıyoruz.

Otomobil alırken iyi araştırmalı, kazık politikası uygulayan firmaları protesto etmeliyiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geliyorum Josephine, yıkanma!

Toplumların temizlik anlayışı tarih boyunca değişmiş. Şimdi yaşanan ise küresel ölçekli bir değişim. Modern yaşamı etkisi altına alan hijyen ideolojisi, getirdiği standartlarla doğal ve insani olanı dışlıyor. Katherine Ashenburg Dirt on Clean adlı kitabında temizlik pratiklerini anlatıyor. Her kültürün kendine, pislik ile aşırı titizlik arasında en mükemmel nokta olarak seçtiği bir temizlik anlayışı var. Modern, orta sınıf Kuzey Amerikalılar için "temiz" kelimesi her gün aksatmadan duş almak ve ardından da parfüm sıkmak anlamına geliyor. Oysa 17. yüzyıl aristokrat Fransız erkeği için temizlik, her gün iç çamaşırını değiştirmek, ellerine su serpmek ve vücudunun geri kalanına su ya da sabun değdirmemek anlamına geliyordu. Birinci yüzyılda Romalılar için iki saat ya da daha uzun süreler vücudu farklı sıcaklıklarda suyla ıslatmak, metal bir aletle vücudun terini ve yağını kazımak demekti. Son olarak da tüm vücut yağlanarak temizlenme işi tamamlanıyordu. Her gün, herkes bir a

Knorr salata sosu, fesleğenli ve kekikli - Tarifini açıklıyorum :)

Bir yıl öncesine kadar bu sosu çok tüketiyordum. Salataya çok güzel bir tat katıyor. 4 kaşık su ve 4 kaşık yağ ile sosu karıştırıp salataya döküyorsunuz. Nasıl bir sos ise, insanın salatayı yedikçe yiyesi geliyor. Hatta arkadaşımla abartıp mayonez de sıkarak yiyorduk salatayı. Ne günlerdi... Sonra neden kendim yapmıyorum bu sosu dedim ve ambalajın arkasındaki tarifi aldım. Sanırım hevesim kaçtığı için bir gün bile yapmayı denemedim evde. İlk okuduğumda zerdeçalın ne olduğunu bilmiyordum. Kesin asıl tadı veren baharat budur diye düşünüyordum. Henüz denemedim ama zerdeçalla tanıştım. Fikrim değişmedi; bence hâlâ işin püf noktası zerdeçal ( 2011 notu: Lezzetin potastum glutamattan geldiğini anladım. İnternette biraz araştırırsanız, çin tuzu diye de geçen bu kimyasalın, alınan tatları daha yoğun hissettirdiği belirtiliyor. Fakat aksini söyleyen pek çok kurum olmasına rağmen ben sağlıklı oluşu/güvenilirliği konusunda -hele ki mevzu ticari ürünler olunca- şüpheliyim). İşte tarif: Kurutulm

Heaven Knows, Mr. Allison - Beyaz Rahibe (1957)

Yönetmen: John Huston Oyuncular: Robert Mitchum, Deborah Kerr Süresi: 198 dk. Issız adalar gerek benzersiz egzotik havaları gerekse manzaraları açısından kişinin yalnızlığını en iyi biçimde yansıtmaya uygun görüldüğü için sinemacıların vazgeçilmez mekanlarıdır. Kaç yıldır ‘Lost’u izliyoruz ekranda bir düşünsenize. İstanbul Modern’de gerçekleştirilen ‘Robert Mitchum ve Cool’un Doğuşu’ isimli programın ayrıntılarını okurken aklıma Mitchum’un, böyle cennet gibi bir adada geçen ‘Beyaz Rahibe’ isimli filmi geldi. Beyazperdede ‘Cool’luğun kitabını yazmış olan aktör, bu filmde de Deborah Kerr ile yine aynı pozisyonda takılıyor. John Huston’ın ‘African Queen’ inden esintiler taşıyan film, baştan sona tabiatın içinde geçer. Ve aynı sevimli-likte olmasına karşın pek tanınmayan ama izlenmeye değer bir filmdir. 2. Dünya Savaşı’nda gemisi batırılan Allison, tesadüfen Japonlara ait bir adaya sürüklenir. Eskiden üs olarak kullanılan ada terk edilmiştir. Kendi imkanlarıyla yaşam mücadelesi vermeye