Ana içeriğe atla

Mutfakta kolaj kültürü: İspanyol mutfağı

İspanya’da öğle yemekleri 2’den sonra yenir. Burada geceler uzar da uzar. Bu nedenle akşam yemekleri çoğu zaman 9’dan, hâttâ 10’dan sonra yenir. Sadece turizmin yoğun olduğu Akdeniz sahillerinde ve adalarda orta Avrupa geleneğine uygun biçimde akşam yemekleri erken servis yapılır. Eğer çok acıkmış bir İspanyol bu saatlerde ortalık yerde yemek yeme cüretinde bulunacak olursa bu cürmü işlerken kendine turist süsü verir. Melodiler, şarkılar, danslar ve şarap eşliğinde hep birlikte yenilir, içilir, uzun uzadıya gürültülü konuşulur ve eğlenilir. Sadece diller değil, eller kollar da konuşur bu arada.

Yüzlerce yıllık bir oluşum bugünün İspanyol Mutfağı… Çeşitli medeniyetlerin ortak ürünü… Kimler yok ki buraları mesken tutan tarih sahnesinde: Kartacalılar, Romalılar, Vandallar, Vizigotlar, Emeviler, Germenler, Fransızlar ve hâttâ Almanları temsilen 15.-17. yüzyıllar arasında Habsburglular bile İber Yarımadası’na kültürlerini taşımış.

İspanya’da yemeklerde kullanılan malzemeler ateşte kısa tutuluyor. Alman küçük burjuva mutfağının vazgecilmezi olan soslar buralarda pek revaçta değil. Salatalar yıkanmaksızın kısaca söyle bir elden geçirilip tabaklarda servis ediliyor. Masalarda bulunan sirke, yağ ve baharatı herkes kendi zevkine göre ekler. İspanyollar, kahvaltılarına „desayuno“ der. Desayuno pek dişe dokunur birşey değil. Kuvvetli kahvaltı yapma alışkanlığı yok buranın insanının. Gerek öğle yemeği "Comido“ gerekse akşam yemeği "Cena“ genellikle beyaz ekmek eşliğinde iki kap yemekten oluşur. Ancak akabinde "Postre“ denilen tatlı türleri de pek pas geçilmez. İçecek olarak ise ya şarap ya da gazsız su alınır.

Ancak öğlen ve akşamları alınan ana öğünler öncesinde aperatif birşeyler yiyerek açlığı geçiştirmek de pekâlâ mümkün. Bu tarz yemeklere burada "Tapas“ deniliyor.

İspanya’da 8 büyük bölgesel mutfak bulunuyor Bunlar Bask, Endülüs, Galiçya, Kanarya, Kastilya, Katalonya, Mayorka ve Valensiya mutfakları. İspanyolların ulusal yemeği kuşkusuz „Paella“ ve „Gazpacho“.

Gazpacho kırmızı biber, domates, salatalık, sarımsak ve soğan gibi sebze çeşitlerinden yapılan ve soğuk yenen bir tür çorba. Bu çorbanın baharatını karabiber, tuz, sirke, acı biber ve zeytinyağ oluşturuyor. Merak edenler için çorbanın kısa tarifini de vereyim: Bütün bu sebzeler küçük küçük doğranıp mikserde çekilir. Ancak sebzeleri mikserden geçirmeden önce karışıma yumuşatılmış ekmek de katılmalı. Böylelikle çorba kremalı bir kıvam alacaktır. Sebze ve ekmek karışımı püre kıvamını alınca tencereye konur ve gerek duyulduğu kadar soğuk su eklenir. Yaklaşık 3-4 saat buzdolabında bekletildikten sonra soğuk soğuk servis yapılır. Sevilla ve Cordoba bölgelerinde bu karışıma bir de katı pişmiş yumurta ve Serrano jambonu eklenir.

Alıntı: Yücel Sivri, RBB Türkçe

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geliyorum Josephine, yıkanma!

Toplumların temizlik anlayışı tarih boyunca değişmiş. Şimdi yaşanan ise küresel ölçekli bir değişim. Modern yaşamı etkisi altına alan hijyen ideolojisi, getirdiği standartlarla doğal ve insani olanı dışlıyor. Katherine Ashenburg Dirt on Clean adlı kitabında temizlik pratiklerini anlatıyor. Her kültürün kendine, pislik ile aşırı titizlik arasında en mükemmel nokta olarak seçtiği bir temizlik anlayışı var. Modern, orta sınıf Kuzey Amerikalılar için "temiz" kelimesi her gün aksatmadan duş almak ve ardından da parfüm sıkmak anlamına geliyor. Oysa 17. yüzyıl aristokrat Fransız erkeği için temizlik, her gün iç çamaşırını değiştirmek, ellerine su serpmek ve vücudunun geri kalanına su ya da sabun değdirmemek anlamına geliyordu. Birinci yüzyılda Romalılar için iki saat ya da daha uzun süreler vücudu farklı sıcaklıklarda suyla ıslatmak, metal bir aletle vücudun terini ve yağını kazımak demekti. Son olarak da tüm vücut yağlanarak temizlenme işi tamamlanıyordu. Her gün, herkes bir a

Heaven Knows, Mr. Allison - Beyaz Rahibe (1957)

Yönetmen: John Huston Oyuncular: Robert Mitchum, Deborah Kerr Süresi: 198 dk. Issız adalar gerek benzersiz egzotik havaları gerekse manzaraları açısından kişinin yalnızlığını en iyi biçimde yansıtmaya uygun görüldüğü için sinemacıların vazgeçilmez mekanlarıdır. Kaç yıldır ‘Lost’u izliyoruz ekranda bir düşünsenize. İstanbul Modern’de gerçekleştirilen ‘Robert Mitchum ve Cool’un Doğuşu’ isimli programın ayrıntılarını okurken aklıma Mitchum’un, böyle cennet gibi bir adada geçen ‘Beyaz Rahibe’ isimli filmi geldi. Beyazperdede ‘Cool’luğun kitabını yazmış olan aktör, bu filmde de Deborah Kerr ile yine aynı pozisyonda takılıyor. John Huston’ın ‘African Queen’ inden esintiler taşıyan film, baştan sona tabiatın içinde geçer. Ve aynı sevimli-likte olmasına karşın pek tanınmayan ama izlenmeye değer bir filmdir. 2. Dünya Savaşı’nda gemisi batırılan Allison, tesadüfen Japonlara ait bir adaya sürüklenir. Eskiden üs olarak kullanılan ada terk edilmiştir. Kendi imkanlarıyla yaşam mücadelesi vermeye

Knorr salata sosu, fesleğenli ve kekikli - Tarifini açıklıyorum :)

Bir yıl öncesine kadar bu sosu çok tüketiyordum. Salataya çok güzel bir tat katıyor. 4 kaşık su ve 4 kaşık yağ ile sosu karıştırıp salataya döküyorsunuz. Nasıl bir sos ise, insanın salatayı yedikçe yiyesi geliyor. Hatta arkadaşımla abartıp mayonez de sıkarak yiyorduk salatayı. Ne günlerdi... Sonra neden kendim yapmıyorum bu sosu dedim ve ambalajın arkasındaki tarifi aldım. Sanırım hevesim kaçtığı için bir gün bile yapmayı denemedim evde. İlk okuduğumda zerdeçalın ne olduğunu bilmiyordum. Kesin asıl tadı veren baharat budur diye düşünüyordum. Henüz denemedim ama zerdeçalla tanıştım. Fikrim değişmedi; bence hâlâ işin püf noktası zerdeçal ( 2011 notu: Lezzetin potastum glutamattan geldiğini anladım. İnternette biraz araştırırsanız, çin tuzu diye de geçen bu kimyasalın, alınan tatları daha yoğun hissettirdiği belirtiliyor. Fakat aksini söyleyen pek çok kurum olmasına rağmen ben sağlıklı oluşu/güvenilirliği konusunda -hele ki mevzu ticari ürünler olunca- şüpheliyim). İşte tarif: Kurutulm